Blogunuza ziyaretci cekmenin 16 yolu

blog-onbaslik
Dijital çağda artık hemen hemen herkesin big blogu var. Ancak bazıları bu konuda diğerlerinden daha iyi. İnternetin sonsuzluğunda, bir blog tam olarak 100 milyonda birdir. Sadece WordPress’te, ayda bloggerların 64.8 milyon yeni gönderisi yayınlanıyor.
Başka bir blog sitesi Tumblr’da, kurulduğu yıl olan 2007’den beri nerdeyse 100 milyar gönderi paylaşılmış. Milyonlarca işletme, özellikle sınırlı pazarlama bütçesi olanlar, müşterileriyle buluşmak için bir blog sayfasına güveniyor.
Peki daha fazla kişiye ulaşmak için neler yapılmalı? İşte size veya işletmenize ait blogun trafiğini artırmak için ipuçları.
Hedef kitlenizi bulun
hedefkitle
İlk adım, trafiği düşük bir blogu doğru hedef kitleyi bularak trafiği düzeltmek. Buna karşın, eğer doğru kitlenin kimler olduğunu bilmiyorsanız, neden tıklamadıklarını da çözemezsiniz.
Eğer ayırdığınız fazladan bir bütçe varsa, profesyonel kitle araştırmasına yatırım yapmayı düşünün. Ama muhtemelen bu sorunu düzeltmede kendi başınıza olduğunuz için bu gönderiyi okuyorsunuz. Öyleyse işte size hedef kitlenizi bulmanız için bazı öneriler:
1. E-posta listeniz ve anket aracınızla (Survey Monkey gibi), var olan müşterilerinize ne aradıklarını, okuduklarını ve paylaştıklarını sorun.
2. Müşterilerinizle en yakın iletişim kuran takım arkadaşlarınızla (satış temsilcisi, müşteri destek çalışanları gibi) blog fikirleri üstüne fikir yürütün.
3. İşiniz için anahtar cümleler arayın ve lider bloglarda tarayın. O sayfaları ve o sayfaları takip edenleri sosyal medyada takip edin.
İlginç başlıklar bulun
ilginc-basliklar
İlgi sahibi olduğunuz ilginç bir konu bulun ve buna bağlı içeriklerle insanların cevaplamanızı istediği soruları cevaplayın.
Aradığınız bir başlık hakkında hangi soruların sorulduğunu gösteren Quora ile insanların çeşitli alanlarda neden bahsettiğini anlayabilirsiniz. Ayrıca bir başlık veya domain ismi arandığında en çok paylaşılan içeriği çıkaran BuzzSumo var. Diğerleri bir şeyler söylediğinde görmek için Google Alert kurun.
Başlığınızı bulduktan sonra, işiniz hakkında okuyup çevreleriyle iletişimde değinecek ve konuşmaya katacak kişiler bulmanız gerekiyor:
Online forumları ve popüler blogların başlıklarını takip edin.
Konuyla alakalı Twitter konuşmaları, Facebook grupları, LinkedIn grupları, Google+ toplulukları, Instagram etiketleri gibi var olan sosyal ağları kendinize yönlendirin.
Gerçek dünyaya adım atın. Gerçek hayatta insanlarla iletişim kurmayı ihmal etmek daha kolaydır. Ama uzmanlık alanı konferansları (Webrazzi etkinlikleri gibi) ve diğer gerçek toplantılar ufkunuzu genişletebilir.
SEO’yu Anlayın
SEO Perfect Company
Eğer SEO’yu anlarsanız, kullanıcıların daha çok kullandığı anahtar kelimeleri önplana çıkararak, arama motorları vasıtasıyla blogunuza trafik akışı sağlayabilirsiniz
Google’ı, herhangi bir günde trend olan aramaları bulmak veya anahtar kelimeler ne sıklıkla tarandığını öğrenmek için kullanabilirsiniz. Ayrıca daha trend olanları öğrenmek için Twitter, Facebook  ve LinkedIn Pulse’da trend başlıkları kontrol edin.
Üst başlığınıza, URL ve içeriklerinize bu anahtar kelimeleri ekleyin. Arama motorlarının kullanıcılar için aradığı sadece en iyi içeriğe sahip olanlardır. Görsellerinize anahtar kelimelerle isim koymayı unutmayın çünkü Google’ın robotları görsel isimlerini de tarıyor.
Eğer uygun isimlendirilmiş backlink ile diğer blog sizin sayfanıza link verirse, bu SEO’nuza yardım eder. Diğer blogcuların size yönlendireceği trafik üzerinde fazla kontrol sahibi olamayabilirsiniz. Bu durumda yapılacak bazı şeyler var:
1. İyi oluşturulmuş bloglara başlık alanınızda yorum yapın. İyi haber bu yorumlar backlink sayılır ve içerdiği içerik tamamen elinizdedir. Gravatar hesabınız olduğundan emin olun ki yorumlarınız profesyonel bir fotoğrafınız ve sitenize bir link ile görünsün.
2. Ziyaretçi gönderilerini okuyun. Oluşturulmuş blogların sahipleriyle iletişim kurun ve sitesinde görünmesi için bir ziyaretçi gönderisi yollayın ve sitenize backlink verecek bir blog ayarlayın. Siz oraya içerik, orası da size backlink sağlamış olur.
3. Alakalı içerikleri ön plana çıkarın. Yeni blog gönderilerinizde eski olanlara link bulundurun. Bunu ilgili anahtar kelimelere link vererek sağlayabilirsiniz.
4. Bloglarınızı sosyal medyada paylaşın ve çevrenizi de aynısını yapmaya teşvik edin. Sosyal paylaşımlar da SEO’nuza destek olur.
5. Elbette, ilginç ve orijinal içerik üretmek. Bu da diğer insanların sizin gönderinize daha hızlı link vermesini sağlar.
Lafı uzatmayın
cok-konusmak
Blog gönderinizde buraya kadar olan maddeleri uyguladınız mı? Güzel. Devam edelim.
Bir blogda kullanıcının kaç kelime okuyacağı ile ilgili kesin bir bilgi yok. Ancak araştırmalar genelde çok az olduğunu gösteriyor. Uzun yazıların yüzde 20-30 kadarının okunduğunu biliyoruz. En çok okunanan pazarlama gurusu Seth Godin, ultra kısa blog girdileri konusunda isim yapmıştır.
Eğer içeriğiniz güzelse uzunlukta aşırıya kaçmayın -ne kısa ne de uzun olsun-. Çünkü size  backlink ve sosyal paylaşımları sağlayacak olan şey uzunluk değil içeriktir.
Düzenli gönderi yapın
Uzunluk gibi, gönderi sıklığı konusunda da kesin kurallar yoktur.
Bazı bloglar günde birkaç kez yayın yapar bazıları ayda bir. Ama uzmanlar ve başarılı blogcular blog gönderi çizelgesinde birkaç şeyi vurguluyor:
1. İstikrarlı olun. İçerik ajandası oluşturun – ister haftada bir ister her hafta pazartesi, çarşamba, cuma günleri için – ve bunu blogunuza koyun, böylece okuyucularınız yeni materyali ne zaman beklemeleri gerektiğini bilsinler.
2. Frekansa uyun. Eğer düzensiz bir blogcuysanız, ayda 200 kelimelik ve bölümler halindeki gönderiler sizin için uygun bir strateji değil. Uzmanlar düzensiz blogcular için iyi araştırılmış, uzun yazıları öneriyor.
3. Güçlü içerik sağlayın. “Abi bu içerik efsane olmuş!” sözünü sık sık duymanız gerekiyor.
Okuyucularınıza nefes aldırın
Görsel olarak daha çekici olmak için, yazınıza ara verin. Hiç kimse bir linke tıklayıp kelime duvarıyla karşılaşmak istemez.
Website tasarımı önemli, ama blog tasarımı da öyle. Uzmanlara göre insanlar görsel ve yazı olarak daha uyumlu bilgilere daha iyi tepki veriyorlar. İnsanların yüzde 40’ı görsele daha iyi tepki veriyor.
Yani, insanların yazıdan çok görselle ilgilenmesi çok da şaşırtıcı değil. Facebook’un 1.3 milyon en popüler paylaşımı üstüne yapılan bir çalışmanın sonunca göre fotoğraflar, etkileşim için en ideal içerik tipi.
İçeriğinizi sosyal ağlarda blog gönderinizdeki fotoğrafla paylaşırsanız, o görsel, paylaşımların daha istekli yapılmasını sağlar. Örneğin Twitter kullanıcılarının tweet içeriği resim içerdiğinde yüzde 35 daha fazla paylaştıkları üzerine bir rapor var.
Flickr’ın herkese açık bölümünü, ThinkStock, iStock gibi fotoğraf sitelerini kullanmak iyi bir çözüm olabilir. Flickr’da ücretsiz fotoğrafları kullanırken telif haklarını kontrol etmeyi de ihmal etmeyin.
Daha iyi üst ve alt başlıklar yazın
headings
Daha güçlü, SEO dostu bir üs tbaşlık oluşturmak pratik gerektiren bir çeşit sanattır. Ama önemli anahtar kelimeleri unutturmadan okuyucunuzu şaşırtacak başlıklar girmeyi deneyin.
Genelde üst başlık için çok az zaman harcadığınızı hesaba katın. Blog yazmak için harcadığınız zamanınızın yüzde 20’sini üst başlık yazmaya harcamayı deneyin.
Genel ipuçları:
1. Başlıkları kısa tutun. Çok fazla karakter arama motorlarının üst başlığınıza ilgisini kaybetmesine sebep olur.
2. Ne işe yararsa onu yapın. Kişi beğeni listeleri, sorular, “nasıl yapılır” açıklamaları… Örneğin ‘En iyi blog sayfası nasıl yazılır?’ ve onlara neyi yanlış yaptıklarını söylemek: Örneğin ‘Sosyal medyada hesap yönetirken yapılan 10 büyük hata’
Tıklama tuzağından uzak durun. Unutmayın, balık karnının doyacağını düşünerek zokayı yutar, yemek olacağını düşünerek değil. Blogculuğun büyük hatasına düşüp, okuyucularınızı içeriğinizi okuması için üst başlığın ne olduğu belli olmayan bir sayfaya yönlendirmeyin.Kıvanç Tatlıtuğ hapse girdi!’ haberine tıkladığınızda, aslında bir dizi sahnesi çekiminde olduğunu görmeniz gibi. Okuyucularınızı kaybedersiniz ve muhtemelen birkaç öfkeli yorum alabilirsiniz. ‘
Sosyal medya tanıtımı
Hand holding a Social Media 3d Sphere
Eğer yayın yaptıysanız, şimdi tanıtım, tanıtım ve yine tanıtım vakti.
1. Gün boyunca çeşitli zamanlarda bütün sosyal ağlarınızı yönetmek ve kolayca bir ajanda oluşturmak için mutlaka bir sosyal medya yönetim aracı kullanın. Fotoğraflı paylaşımların daha çok etkileşim aldığını unutmayın.
2. Kullanıcılarınızın kullandığı hashtagleri sosyal medya çevrelerinde daha fazla okuyucu cezbetmek için kullanın.
3. İlgi çekici kişilerin ve fenomenlerin Twitter listelerini inceleyin ve onlarla karşılıklı paylaşım için anlaşın.

Başarılı blog yazıları yazabilmek için kullanmanız gereken 12 araç



Blog tüyoları: Tek bir içeriği 13 farklı şekilde daha fazla kişiye ulaştırmanın yolları
Üretmek gerçekten zor bir iştir. Hele ki sıfırdan bir şeyler üretmek gerçekten çok büyük bir emek ve dolayısıyla zaman isteyen bir şeydir. Haber yazmak veya makale yazmak hiç farketmez hepsinin kendine göre zorlukları ve sıkıntıları vardır.
Bu zorlukları aşabilmek için tabi ki internetin nimetlerinden faydalanmak en doğru yol olacaktır. Bir makale yazarken adım adım neler yapabileceğimize bakalım:
Henüz ne yazacağınızı bilmiyorsanız önce konu bulalım.
Twitter Trending Topic: Anlık olarak bulunduğunuz ülkenin Twitter gündemini tespit edebilir ve o konuyla ilgili paylaşımlara hızlıca ulaşabilirsiniz. Henüz bir konu bulamadıysanız gündeme ilişkin yazmak iyi bir yol olabilir.
linkedin pulse today
Linkedin Pulse: Twitter, biraz daha halkın nabzı diye düşünecek olursak Linkedin size konu bulmada daha profesyonel bir destek sağlayabilir. Benzer popüler konu başlıklarına buradan ulaşabilirsiniz.
Google Keyword Planer: Adwords reklamları için kullanılan bir araç olan “anahtar kelime aracı” sunduğu bilgiler sayesinde sizi harika bir “içerik üreticisi” haline dönüştürebilir. Halihazırda arama motoru pazarlaması işiyle uğraşanlar (SEO) bu aracı kullanarak arama motorlarına uygun yazılar yazmaktalar. Sizde bu araç sayesinde popüler yani çok aranan konuları tespit edebilir kendinize konular üretebilirsiniz. Bu şekilde yazdığınız yazılar doğal olarak SEO açısından da size faydalı olacağı için daha fazla trafik almanızı da sağlayabilir.
Yazı başlıkları içinde kaybolmayın, organize olun!
Bir çok konu buldunuz fakat bunlar hakkında kayda değer bir şeyler yazmak ve yayınlamak hala oldukça ciddi emek gerektiren bir şey. Bu nedenle bulduğunuz konu başlıklarını organize edin.
home-hero
Trello: En sevdiğim proje yönetim araçlarından olan Trello basit ve sade arayüzü sayesinde en basit işinizden ciddi bir projeye kadar bir çok konuda sizi organize edebiliyor. Kullanın, konular içerisinde kaybolmayın.
Evernote: En başarılı not alma uygulamalarından biri olan Evernote hem konu başlıklarınızı organize etmekte hem de konuyla ilgili bulduğunuz tüm verileri derlemekte kullanabileceğiniz güzel bir araç. Fotoğraflar, linkler, pdf’ler ve aklınıza gelen her şeyi kategoriler halinde derleyebilirsiniz.
Bu başlığı uzatmak istemiyorum. Unutmadan, kullandığınız takvim uygulamasında blog yazılarınız için alarmlar kurmanız da faydalı olacaktır.
Araştırın, yazmaya başlamadan önce mutlaka araştırın!
Daha önce hiç sözü edilmemiş bir konu bulduysanız tebrikler. Bulduğunuz konu ile ilgili mutlaka araştırma yapın. Yapacağınız araştırmalar size farklı insanların fikirlerini ve yorumlarını dolayısıyla farklı bakış açıları kazandırmış olacaktır. Bu sayede makaleniz bir adım daha zenginleşmiş olacaktır.
Google Search: Komik gelebilir ama yazacağınız konuyla ilgili anahtar kelimeleri Google’de aramadan bir şeyler yazmaya başlamayın. Bu arama size en basit haliyle daha önce yazılmış ilgili yazıları getirecektir. Bu yazıları okumak da size farklı bir birikim sağayacaktır.
Quora: Kullanıcıların içerik ürettiği platformlar her zaman değerlidir. Quora gibi popüler soru-cevap platformlarında anahtar kelimelerinizi aratın ve daha önce gerçek kişiler tarafından sorulmuş, yine gerçek kişiler tarafından cevaplanmış konuları bulup okuyun, notlar alın.
Google Trends: Yazmakta olduğunuz konu ile ilgili mutlaka bir trends araştırması yapın. Bu sayede konunun geçmiş zaman içerisindeki durumunu görmüş olur ve farklı verilere ulaşabilirsiniz. (Bu konuyla ilglili kişilerin ilgilendiği farklı konu başıkları, konum bazlı dağılımlar gibi…)
Yazı yazmanın en kolay yolu nedir?
Son zamanların popüler blog sistemlerinden olan Medium, kullanım kolaylığı ve metin editörünün kullanılabilir olmasıyla ün saldı. Yazı yazarken temiz bir alanda ilerlemek her zaman faydalıdır. WordPress’in editörü de her ne kadar iyi olsa da ihtiyaçlar bazen daha farklı olabiliyor.
Word, Pages, Google Docs: Kelime sayacı, gramer uyarıları ve offline çalışabilme özellikleri sayesinde ilk olarak kullanabileceğiniz araçlar üç büyük şirketin metin editörleri. (Ben pages kullanıyorum)
Hemingway: Ücretsiz bir tool olan Hemingway, yazınızın okunabilirliğini, komplex bir yapıda olup olmadığını inceleyen güzel bir araç. Buna benzer araçlar hem okunabilirliğinizi artıracak hem de arama motorlarının sizi daha fazla sevmesine neden olacaktır.
Desk (Mac için): Bu uygulama aracılığıyla temiz bir arayüzde yazılarınızı yazabilir, yazdıktan sonra WordPress, Blogger, Facebook, Tumblr gibi popüler platformlara otomatik olarak paylaşabilirsiniz.
BonusEgg Timer uygulaması güzel bir geri sayım aracıdır. Araştırmaya, yazıyı yazmaya vs. ayırmayı planladığınız zamanları önceden belirleyin, zamanı geldiğinde sizi uyarsın.
Görseller Yazıların Olmazsa Olmazıdır!
Yazdığınız herhangi bir yazıyı ilgili, anlamlı ve güzel görsellerle süslemek hem okunabilirliği artıracak hem de okuyucularınızın sıkılmadan okumasını sağlayacaktır. Bu nedenle mutlaka görsel kullanın. İmkanınız varsa kendiniz görsel üretin (fotoğraf çekin, tasarım yapın) yoksa stok fotoğraf sitelerini kullanmaktan çekinmeyin. Stok fotoğraflar ve Meme Generator gibi siteleri bir araya getirerek güzel, özgün görseller üretebilirsiniz.
Sizin blog/makale yazarken kullandığınız yöntemler nelerdir? Yorum olarak bizimle paylaşın, yeni yöntemler öğrenerek içerik kalitesinin armasını beraber sağlayalım.

Girişimcilerin işini kolaylaştıracak 8 ücretsiz araç



girişimcinin el çantası
Girişimci dediğimiz zaman akıllara genelde çok büyük bütçeleri bulunmayan ve dolayısıyla az kişiyle çok iş yapmaya çalışan şirketler/kişiler geliyor. Bunun doğru olup olmadığını tartışmayacağız ama kesin olan bir şey var ki o da hepsinin ortak noktasının kısıtlı zaman ve kısıtlı bütçe olması.
Hem ücretsiz, hem girişiminize faydalı hem de size zaman kazandıracak bir kaç uygulamayı aşağıda paylaşıyorum. Bu uygulamaları kullanmayı alışkanlık haline getirmek her açıdan size fayda sağlayacaktır.
Girişimcilerin yapması gereken öncelikli işlerden biri gelişmeleri takip etmek. Sisteminizi takip etmek, istatistikleri ve bu istatistiklerin size anlattıklarını incelemek işinizi büyütebilmek için yapmanız gereken en önemli şey. Google analytics, online bir girişim sahibiyseniz mutlaka kullanmanız gereken bir araç. Üstelik sadece ziyaretçi sayıları gibi basit şeyleri değil detaylara indiğiniz zaman hayal bile edemeyeceğiniz kadar çok veriyi size sağlıyor. Belki de Google’nin analytics eğitimlerini almalısınız.
Girişiminizin yani işinizin bir Facebook sayfasının olması son yılların en popüler başlığı. Google analytics’de olduğu gibi Facebook’da da sayfanızı ölçümlemeniz ve verileri okumanız çok önemli. Edgerank Checker bu işlemi ücretsiz olarak sağlıyor. (Çok daha fazla data için ödeme yapmanız gerekiyor) Sayfanızın etkileşimleri nasıl, aktif saatler ne zamanlar, kitlenizin ilgi alanları, yaş, cinsiyet, lokasyon dağılımı gibi bir çok veriye ulaşabilir daha bilinçli bir sosyal medya yönetimi ile etkiyi artırabilirsiniz.
Ücretsiz olarak birden fazla sosyal paylaşım sitesine paylaşım yapmak istiyorsanız Buffer sizin için yeterli olacaktır. Bunu sadece işiniz için değil, bireysel kullanımınız için de uygulayabilirsiniz. Siz de bir markasınız sonuçta, kendi hesaplarınızı da ihmal etmemeniz lazım.
Girişiminizi Google temeline oturtmaktan çok hoşnut kalmayabilirsiniz ama online işlerinizde çok rahat kulanabileceğiniz ve ekibiniz ile senkronize bir şekilde ilerlemenizi sağlayacak, dokümanlarınıza erişimi kolaylaştıracak ve bir yandan da arşivleyecek ücretsiz bir sistem olarak Drive harika bir seçim olacaktır. Gmail hesabınızda ücretsiz kullanabiliyorsunuz ama kendi alanadınıza bağlı bir hesap açmak istediğinizde ücret istendiğini de belirtmek de yarar var.
İş dünyasında yer aldığınız zaman bir çok önemli konferansa katılma imkanı bulamayabiliyorsunuz. Özellikle dünyanın farklı yerlerinde bir çok farklı konudaki konferansa katılabilmek için tek yapmanız gereken Allconferance.com’a girmek. Bilgisayar başından takip edin, katılın. 
İşinizi yapıyorsunuz ama müşterileriniz sizin hakkınızda ne diyor? Bunu ücretli öğrenmek çok kolay ama eğer çok da para verme taraftarı değilseniz Social Mention ile hakkınızda kim, nerede, ne yazmış merak ediyorsanız takip edip yakalayabilirsiniz. Böylece işinizi geliştirmeniz için de veriler elde etmiş olacaksınız.
Birden fazla Twitter hesabı ile ilgilenmek zorundasınız ve çok aktif hesaplarsa TweetDeck sizin için hayat kurtaracaktır. Kurun ve hesaplarınızı bağlayın. Ayrı ayrı stunlarda dilediğiniz detaya erişim sağlayın. Dilerseniz özel arama sorguları ile aramaları da yakından takip edebilirsiniz. Dikkat edin, farklı paylaşımları yanlış hesaplardan yapmanız hoş olmayabilir.
Girişiminiz için dışardan çalışacak ekip arkadaşları bulmak oldukça zor bir konu. Bir çok platform var bu konuda ama işinizi en kolay şekilde halledebileceğiniz ücretsiz platformlardan biri olan Elance’yi tavsiye ederim.

Twitter aramalarda etkileşim için 4 yöntem

Dijital düntada iletişimin en hızlı ve en güçlü olduğu mecralardan biri de şüphesiz ki Twitter. Markaların, müşterilerinin konuşma ve etkileşime geçme motivasyonlarını artırmak için Twitter aramalarını mutlaka kullanmaları gerekiyor.
Sizin için 4 adımda Twitter aramalarını kullanarak etkileşim artırma yöntemlerini sıraladık.

1. Özel aramalarla iletişiminizi takip edin

Bir yarışma ya da kampanya düzenlediğinizi varsayın. Ya da takip etmeniz gereken bir hashtag olduğunu düşünün. Yalnızca takipçilerinizin ya da sizden bahsedenlerin iletişimini takip etmek yeterli olmayabilir. İlgili anahtar kelimeler, belirli hashtag’ler ve hatta kelime gruplarını arayarak kampanyanızdan haberdar olmayan ya da sizden bahsetmeden kampanyanız hakkında konuşan kullanıcılara erişin. Birden fazla aramayı takip etmek için Sendible ya da HootSuite gibi üçüncü parti araçları kullanın.

2. Lokasyon bazlı aramaları kullanın

İşletmenizin bir etkinlik düzenlediğini ya da belirli bir bölgeye hitap eden bir kampanya düzenlediğini varsayalım. Twitter’ın gelişmiş arama seçeneklerinden lokasyon seçerek, belirli kelimelerin ya da hashtag’lerin yalnızca o lokasyondan gönderilmiş tweet’lerini listelemeniz mümkün. Yine üçüncü parti araçlar yardımıyla arama gruplarını tek ekranda listeleyebilirsiniz. Özellikle etkinlik kampanyalarında etkileşimlerinizi çok kısa sürede artırmanız mümkün.

3. Pozitif, negatif, soru aramaları

Twitter gelişmiş arama ekranının ‘Diğer’ bölümünde tweet’lerin içinde ‘:)’, ‘:(‘ ve ‘?’ işaretleri geçen tweet’leri de aramanız mümkün. Her zaman stabil sonuçlar vermese de, özellikle soru işareti aramaları oldukça işe yarıyor. İşletmeniz için bir kampanya iletişimi yaptığınızda sizden direkt olarak bahsetmeyen ancak spesifik anahtar kelimelerle işletmenize yöneltilen soruları aramanız mümkün.

4. Twitter listeleri

Twitter listeleri, son zamanlarda çok fazla rağbet görmese de işletmenizin ‘key influencer‘larını Twitter listelerini kullanarak listelemeniz hızlı ve kolay bir yöntem olacaktır. Key kullanıcıları farklı listelerde gruplayarak onların tweet’lerini dikkate alın. Hatta yine üçüncü parti analiz yazılımlarını kullanarak bu kullanıcıların en çok kullandığı kelimeleri, etkileşimlerini kaydedin. Bir sonraki kampanya iletişiminizde stratejileri belirlerken bu verileri göz önünde bulundurmanız oldukça faydalı olacaktır.
Unutmayın: İyi bir Twitter iletişimi önce iyi bir dinlemeye, daha sonra iyi bir konuşturmaya dayalıdır.

İş hayatına ilişkin telefon görüşmesi taktikleri

Telefon görüşmeleri birçok kişinin iş hayatında zaman açısından önemli bir yer tutuyor. Şirket çalışanları ve yöneticiler gün boyu iş görüşmeleriyle meşgul olabiliyor. Toplantılar, randevular, siparişler dijital ortamda olduğu kadar telefonla da düzenlenebiliyor.
Fakat, günlük iş akışında sık sık telefon görüşmesi yapmak, yani bu durumun bir rutin haline gelmesi, konuşurken kelimelere yeterince dikkat etmemenize yol açabilir. Zaman içerisinde yeni iş bağlantıları kurma ve işleri hızlandırma heyecanını yitirerek birer zorunluluk haline gelen telefon görüşmeleri, konuştuğunuz kişide olumsuz bir algı yaratabilir. Bu da iş hayatınızda beklemediğiniz sorunlar oluşturabilir.
Peki iş için telefon görüşmesi yaparken karşı tarafı olumlu anlamda etkilemek için hangi kelimeleri kullanmak gerekiyor? İşte bu konuda işinize yarayacak birkaç ipucu…

 “Harika, çok iyi, süper”

Telefon görüşmelerinizde daha destekleyici ifadeler kullanarak, karşınızdaki kişiyi görüştüğünüz işle ilgili motive edebilirsiniz. Böylece, olumlu bir hava yaratarak karşı tarafın işi sahiplenmesini sağlayabilirsiniz. “Harika, çok iyi, süper” gibi ifadeler bu algıyı oluşturmak için kullanabileceğiniz kelimelerden bazıları…

“…üzgünüm”

İş hayatında her zaman her şey yolunda gitmeyebilir. Dolayısıyla, birlikte iş yaptığınız kişilere yaşanan olumsuzluğu açıklamak size düşebilir. Böyle bir durumda gerçekleşmesi beklenen bir işin yolunda gitmediğini anlatmak için, “x olmadığı için üzgünüm” ya da “Üzgünüm bu konuda size yardımcı olamadım” gibi durumdan sizin de mutlu olmadığınızı belirten ifadeler kullanabilirsiniz.

“Müsait misiniz?”

Telefon görüşmesi yapacağınız kişiler de en az sizin kadar meşgul insanlarsa, aniden arayarak onların işlerini bölüyor olabilirsiniz. Aramanızı beklemeyen kişilerle telefon görüşmesi yapacağınız zaman, öncelikle konuşmaya zamanı olup olmadığını öğrenmek için “Şu konu hakkında görüşmek istiyorum ama müsait misiniz” gibi bir soruyla konuşmaya başlayabilirsiniz. Böylece siz anlatmaya başladığınızda karşınızdaki kişi sözünüzü kesip, izin istemek zorunda kalmaz.

“Dilerseniz bunu yüz yüze görüşelim”

Telefon görüşmeleri, her zaman her konu için elverişli olmayabilir. Bazı projeleri, raporları karşılıklı incelemek daha etkili olabilir. Dolayısıyla, telefon konuşmasıyla halledemediğiniz işler için karşınızdaki kişiyle yüz yüze görüşmeyi teklif edebilirsiniz. Bu şekilde, karşınızdaki kişiyi sürekli arayıp rahatsız etmek yerine konuyu daha kısa sürede çözüme ulaştırabilirsiniz.

“X olduğunun farkındayım”

İş hayatında karşınızdaki kişiye önereceğiniz bir konu için zemin hazırlarken, öncelikle konuya ilişkin olumsuzlukların farkında olduğunuzun altını çizmeniz faydalı olabilir. “X için geç olduğunun farkındayım”, “Y’nin tamamlanmadığının farkındayım” gibi cümlelerle konuya giriş yaparak, ilerleyen zamanlarda çıkabilecek sorunların üstesinden gelebileceğinizi ifade edebilirsiniz. Bu da karşınızdaki kişiye iş süreci konusunda güven verebilir.

Kullanıcılar neden marka ve ürün paylaşımları yapıyor?

Kullanıcıların gerçekleştirdiği sosyal paylaşımlar, amaçlara göre farklılık gösterebiliyor. Bu konudaki araştırmalar, kullanıcıların marka, ürün veya hizmetlere ilişkin paylaşımlarının nedenlerini şu şekilde sıralıyor;

1. Markaya destek vermek

Sosyal paylaşımlarında ürün tanıtımlarına yer veren kişilerin yüzde 84’ü, söz konusu marka veya ürünün temsil ettiği sorunlar ve çözümlerine destek vermek amacıyla paylaşımda bulunduğunu belirtiyor.

2. İletişim şekli olarak sosyal paylaşım

Ürünlerle ilgili sosyal paylaşımda bulunan kişilerin yüzde 78’i, bunun bir iletişim şekli olduğunu düşünüyor. Bu şekilde kendilerini fark etmeyen kişilerin dikkatini çekebileceklerini savunuyor.

3. Kendini ifade etmek şekli

Sosyal paylaşımda bulunan kişilerin yüzde 68’i de, paylaştıkları ürünlerin kendilerini ifade ettiğini ve paylaşımlarını gören kişilere, nasıl biri oldukları konusunda fikir verdiğini düşünüyor.

4. Öneride bulunmak

Müşterilerin yüzde 49’u, deneyip beğendikleri bir ürünün çevrelerindeki kişilere önerebilmek ya da ihtiyacı olan kişilerin söz konusu ürünü fark edebilmelerini sağlamak için paylaşımda bulunduklarını belirtiyor.

Peki sosyal paylaşım döngüsü oluşturmak için markalar ne yapmalı?

Bir ürünü veya markayı sosyal medyada pazarlamanın en iyi yöntemlerinden biri de hedef kitleyle empati kurabilmek. Markanızla veya ürünle müşteri olmak dışında hiçbir bağlantısı olmayan bir tüketici gibi düşünerek, kendinize sorular sorabilir, bu şekilde daha doğru bir pazarlama strateji izleyebilirsiniz. Örneğin, genellikle gazetecilik için kullanılan 5 N 1 K (Ne, ne zaman, nerede, neden, nasıl, kim) soruları bu konuda işinize yarayabilir.

Sosyal medya pazarlamasında 5 N 1 K yöntemi

Başarılı bir sosyal medya pazarlaması için öncelikle, hedef kitlenizi belirlemeniz gerekir. Erkekler, kadınlar, çocuklar, belli bir yaş ortalaması, eğitim gurubu belli bir akımın takipçileri… Tüm bu bilgilere göre paylaşımlarınız için bir strateji belirleyebilirsiniz.
“Ne” tür bir içeriğin hedef kitlenizin hoşuna gideceğini de hedef kitle analizi sonucu belirlemeniz mümkün olabilir. Böylece hangi tür içerikler oluşturmanız gerektiğine, içeriklerinizde görsellere ve grafiklere ne ölçüde yer verebileceğinizi belirleyebilirsiniz. Elbette bu içerikleri “ne zaman” paylaşacağınız da bir o kadar önemli. Belirli dönemlere ve özel günlere göre paylaşımlar yapmak, dijital pazarlamada önemli bir detay. Ayrıca, her platform markanız ya da ürününüz için yararlı olmayabilir. Dolayısıyla, paylaşımlarınızı “nerede” yani hangi platformlarda gerçekleştireceğiniz de önem taşıyor.
Tüm bu paylaşımların, “neden” paylaşıldığını da kendinize sormanız gerekiyor. Bunun cevabını bulduğunuzda, içeriklerin “nasıl” bu kadar başarılı şekilde yayıldığını da belirleyebilirsiniz.

Etkili içerik oluşturmak için ipuçları

Etkili içerik oluşturmak markaların, dijital pazarlama hedeflerine ulaşmasını kolaylaştıran bir araç. Bir marka olarak büyümek ve hedef kitleniz ile aranızda diğer firmalardan farklı olarak, etkili bir iletişim kurabilmek için pazarlama stratejinizi mutlaka içerik pazarlaması çalışmalarının etrafında şekillendirmeniz gerekiyor.
Ancak etkili içerik oluşturmak düşünüldüğü kadar kolay olmayabiliyor. Kullanıcıların dijital platformlarda her konuda birbirine benzer paylaşımlarla karşılaşması ve seçeneklerin fazla olması, içerik pazarlamasına yatırım yapan firmaların diğerlerinden farklı bir stratejiye sahip olması gerekiyor.
Peki etkili oluşturmak için neler yapılabilir? İşte 10 adımda etkili içerik oluşturmanızı sağlayacak ipuçları…

1. Özgün bir karakter

İçerik oluştururken markanıza özgü bir karakter oluşturmanız son derece önemli. Markanızı simgeleyen renkler, yazı karakteri ve web site tasarımı belirlemeniz bu anlamda dikkat etmeniz gereken noktalar arasında yer alıyor.

2. Hikayeler rakamlardan daha kalıcıdır

İçeriklerinizi daha güvenilir hale getirmek için rakamlardan, verilerden, istatistiklerden yararlanmak isteyebilirsiniz. Ancak hikayelerin, soğuk rakamlardan çok daha kalıcı olduğunu unutmayın. İçerik pazarlamasında “hikayeleştirme” yöntemi bu nedenle son dönemlerde tüm firmaların odaklandığı konulardan biri.

3. Hedef kitlenin beklentilerine odaklanmak

Blog, web sitesi ya da sosyal medya platformlarındaki paylaşımlarınızı oluştururken kendi fikirlerinizi aktarmak isteyebilirsiniz. Ama içerikleri kendiniz için değil okuyucular için oluşturduğunuzu unutmamanız gerekiyor. Bu nedenle hedef kitlenizin ilgi alanı, beğenileri, takip ettiği mecralar ve konular üzerinde düşünmeniz gereken noktalar arasında yer alıyor. İçeriklerinizi oluştururken hedef kitlenizin beklentilerine odaklanmanız içeriklerinizin daha fazla etkileşim elde etmesini sağlar.

4. Dikkat çekici başlık kullanımı

Dijital mecralarda paylaşılan tüm içerikler elbette okunmuyor. Ancak başlıklar mutlaka kullanıcıların bir şekilde gözüne çarpıyor. Etkileyici, çarpıcı, farklı bir başlık o anda okuyucuda merak uyandırabiliyor ve onu yazının devamını okumaya yönlendiriyor.

5. Çok yaratıcı olmanıza gerek yok

Yaratıcılık elbette markanızı farklılaştırmanızı kolaylaştırır. Ancak okuyucuların anlamakta zorlandığı kadar ayakları yere basmayan içerikler oluşturmak paylaşımlarınızı olumsuz etkileyebilir. Yaratıcılığı içerik oluştururken dozunda kullanmak bu anlamda önem taşıyor.

6. Okuyucularınızın dilini kullanmak

Konuşurken jest ve mimiklerle anlatmak istediklerinize farklı bir hava katabilirsiniz. Böylece daha duygusal, mantıklı, yardımsever görünebilirsiniz. Peki ya yazarken? Oluşturacağınız içeriklerin hedef kitlenizi etkilemesini istiyorsanız onlarla aynı dili konuşmanız gerekir. Onların sık kullandığı terimler, kelimeler içeriklerinizin daha etkili olmasını sağlar. Bu bilgileri edinmek için sosyal medyadaki takipçilerinizin paylaşımlarını, sitenizdeki okuyucu yorumlarını inceleyebilirsiniz.

7. Her sayfada farklı bir konuya odaklanmak

Web sitenizde bulunan içeriklerin kategorileştirmek okuyucuların ilgisini içeriklere odaklayabilmek için size yardımcı olabilir. Aynı sayfada farklı birçok konudan bahseden içeriklerin bulunması okuyucunun ilgisinin dağılmasına neden olabilir.

8. Satış odaklı olmamak

Her firmanın temel amacı elbette daha fazla satış yapmak. Ancak bu hedefi içerik pazarlamanızın odağına yerleştirirseniz içerikleriniz etkisini kaybedebilir. Kim kendisinden sadece harcama yapmasını isteyen bir yazıyı okumak ister ki?

9. Herkese ulaşmayı hedeflemek iyi bir fikir olmayabilir

İçeriklerinizin herkes tarafından ilgi görmesi ilk aşamada hoşunuza gidebilir. Fakat amacınız eğer içeriklerinizin satışa ulaşacak yolda basamak olmasını sağlamaksa ürün ya da hizmetlerinize ilgi gösterecek kişilere ulaşmanız gerekiyor. Hedef kitle analizi bu nedenle tüm pazarlama faaliyetlerinde olduğu gibi içerik pazarlamasında da son derece önemli.

10. Teknik hata yapmamak

Dil bilgisi ve yazım hataları içeriklerinizin başarısını olumsuz etkileyebilir. Bu anlamda hatasız çalışmanızı sağlayacak en önemli etken ise; içerik oluşturma konusunda hevesli olmanız ve içeriklerinizle müşterilerinize fayda sağlamayı gerçekten istemeniz.